Türkiye Avrupa Birliği üyesi olabilmek için 1959 yılında müracat etti. 1963 yılında namzet üye olarak kabul edildi.Her ne kadar Türkiye ile 2005 tarihinde katılım müzakerelerine başlatılmış olsa da, 50 yıla yakın bir zamandan beri müzakereler devam ediyor.Bu gidişle daha çok yıllar sürecek!
Neden diye sorabilirsiniz!
Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak gören Avrupa Birliği’nin iki motor ülkesinin Adenaur ,Schuman,de Gaulle gibi devlet adamlarının yerini, son seçimlerle farklı söylemleri ile Almanya’da Merkel,Fransa’da ise Sarkozy almış bulunmaktadır.
Şimdiki AB Dönem Başkanı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel , ülkesindeki genel seçimlerden önce Türkiye ile tam üyelik yerine en fazla ‘imtiyazlı bir ortaklık’ kurulmasını istemesine rağmen, artık az çok dostça bir havaya büründüğü dikkati çekmektedir.
Seçimler öncesinde Türkiye’yi Avrupalı bir ülke olarak görmediğini belirten Sarkozy seçimler sırasında Türkiye’nin AB üyeliğini durdurmak istediğini devamlı olarak dile getirmiştir. AB ile Türkiye arasında bir imtiyazlı ortaklık taraftarı olduğunu ortaya koyan Sarkozy, bölgesel işbirliğini kuvvetlendirmek maksadıyla Türkiye dahil olmak üzere Akdeniz’e sahili olan ülkeler arasında bir Akdeniz Birliği kurulması fikrini savunmaktadır.
Son günlerde Almanya Başbakanı Merkel, müzakere sonuçları ne olursa olsun, Türkiye’nin AB’ye sıkıca bağlanması gerektiğini söyledi.Son günlerde bir panele katılan Merkel, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı seçilen Nicolas Sarkozy’nin Türkiye ile müzakerelerin dondurulması önerisi ile ilgili şunları söyledi: “Ben hep tam üyelik yerine Türkiye’ye ’imtiyazlı ortaklık’ verilmesinden yana olduğumu söyledim. Ancak ilkeler gereği önceki hükümetlerin imza koyduğu sözleşmelere sadık kalacağız. Müzakereleri sürdüreceğiz. Türkiye ile müzakerelerin başlamasına Fransa da onay vermiştir. Sarkozy ile konuyu görüşeceğim ve Avrupa’da sorumluluğumuza uygun akıllı bir çözüm bulacağımıza da inanıyorum.”
Evet,hemşehrilerim her ne kadar Dışişleri Bakanımız Gül, ‘Türkiye bir Akdeniz ülkesidir, ancak Akdeniz’de işbirliği başka bir şeydir, Avrupa bünyesinde işbirliği başka bir şeydir’ diye konuşsa da durum hiç iç açıcı değil!
Bakın Avusturyalı Avrupa parlamenteri Andreas Mölzer ne diyor?,” Amerika ve İsrail açısından Türkiye’nin AB’ye katılımı tabii ki istenilen bir şey. Ancak Avrupalıların yavaş yavaş bu adımın Avrupa entegrasyonu için büyük bir tehlike oluşturacağını idrak etmeleri gerekir. AB giderek Türkiye’nin Avrupa olgunluğunun yapmacık olduğunu anlamaya başlıyor.”
Avrupa’da birçok politikacı gibi Sarkozy, Türkiye’yi coğrafyası,dini ve kültürü açısından Avrupalı kabul etmiyor.Sarkozy,Fransa’da sayıları 5 milyonu bulan müslüman topluluğunun yarattığı şiddet olaylarını unutmuyor. Fransa’da ve AB ülkelerinde Türkiye’nin üyeliği ile bu nüfusun ve sorunların daha da artmasından korkuluyor.
* * *
Komplo teorileri kurmayı sevmem ve beceremem. Sarkozy’nin hayat hikayesini okuyunca insan ister istemez komplo teorileri üretiyor.Bunu anlamak için Sarkozy’nin hayat hikayesini beraber inceleyelim;
Sarkozy Macar bir babayla Yunan bir anneden olma.Sarkozy’nin büyük dedesi Selanikli olup halen bazı akrabaları bu şehirde yaşamaktadır.Paris’e göç eden büyük dedesi bir Fransız ile evlendi. Çiftin iki kızı oldu.
Bu kızlardan Andree 1949 yılında soylu bir Macar göçmeni olan Pol Sarkozy ile evlendi.Bu evlilikten Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy dünyaya geldi.
* * *
Avrupalı liderlerinin ve halkının tutumları ve açıklamaları Türkiye’de yankısız kalmıyor.Mitinglerde,meydanlara çıkan milyonlarca insan Avrupa karşıtı sloganlar atıyor.
Bir zamanlar AB üyeliğini yüzde 70 seviyesinde destekleyen Türk halkına bugün sorulsa,olumlu düşünmeye devam edenlerin yüzde 30-40 civarında olacağını tahmin ediyorum.
İstanbul,22 Mayıs 2007